“Always” kelimesi “ /ˈɔːlweɪz” şeklinde telaffuz edilir. “Always” kelimesi Türkçe’ de “Her zaman” anlamına gelmektedir. “Always” kelimesinin İngilizce açıklaması “Anytime, Anywhere” olarak tanımlanabilir. “Always” kelimesinin  seviyesi A1 (Beginner) seviyesidir.

A1
Adverb (Zarf)		Always (Her zaman)
English Meaning
(İngilizce Anlamı)		Anytime, Anywhere
Turkish Meaning
(Türkçe Anlamı)		Her zaman, Her yerde
Always Meaning Table

Example Sentences (Örnek Cümleler)

Positive
(Olumlu)		I always try to stay positive, no matter what happens.
(Ne olursa olsun her zaman pozitif kalmaya çalışıyorum.)
Negative
(Olumsuz)		I don’t like being around people who are always negative.
(Her zaman olumsuz olan insanların etrafında olmaktan hoşlanmıyorum.)
Question
(Soru)		Have you always wanted to be a doctor?
(Her zaman doktor olmak istediniz mi?)
Always Sentences Table

Synonyms and Antonyms (Eş Anlamlılar ve Zıt Anlamlılar)

Synonyms
(Eş Anlamlılar)		Constantly, Continually, Perpetually, Forever
Antonyms
(Zıt Anlamlılar)		Never, Rarely, Seldom, Occasionally
Always Synonyms and Antonyms Table

Tenses Examples (Zamanlara Göre Örnekler)  

Simple Present Tense

📌 do/does + V1

I always go for a walk in the morning.
(Sabahları hep yürüyüşe çıkarım.)

Simple Past Tense

📌 did + V2

He always went to the same cafe for breakfast.
(Kahvaltı için hep aynı kafeye giderdi.)

Simple Future Tense

📌 will + V1

She will always love to travel and explore new places.
(Seyahat etmeyi ve yeni yerler keşfetmeyi her zaman sevecektir.)

Simple Present Continuous Tense

📌 am/is/are + (V+ing)

They are always talking about their future plans.
(Her zaman gelecek planları hakkında konuşuyorlar.)

Simple Past Continuous Tense

📌 was/were + (V+ing)

He was always studying for his exams during college.
(Üniversite sırasında sürekli sınavlarına çalışırdı.)

Simple Future Continuous Tense

📌 will be + (V+ing)

She will always be pursuing her dreams.
(Her zaman hayallerinin peşinde olacak.)

Present Perfect Tense

📌 have/has +V3

I have always loved reading books.
(Kitap okumayı her zaman sevmişimdir.)

Past Perfect Tense

📌 had + V3

He had always enjoyed playing the guitar.
(Gitar çalmayı her zaman sevmişti.)

Future Perfect Tense

📌 will +have+V3

They will have always been best friends for ten years.
(On yıl boyunca hep en iyi arkadaş olacaklar.)

Present Perfect Continuous Tense

📌 have/has + been + (V+ing)

I have always been working on improving myself.
(Her zaman kendimi geliştirmek için çalıştım.)

Past Perfect Continuous Tense

📌 had + been + (V+ing)

He had always been training for the marathon.
(Her zaman maraton için antrenman yapıyordu.)

Future Perfect Continuous Tense

📌 will + have + been + (V+ing)

She will have always been pursuing her passion for art.
(Her zaman sanata olan tutkusunun peşinden gidecektir.)